Hani bir önceki yazımın bitiminde dedim ya 2008'e çok hızlı başlıyorum diye, şimdi bu konuyu açayım...
Son 1,5 aydır görüştüğüm bir firma var idi, 2 mülakat her biri 2,5 'ar saat sürdü ve sonunda kabul edildim. Biraz düşünme payı istedim ve geçen hafta bugün, ben de işi kabul ettiğimi bildirdim kendilerine...
Ne güzel bir haber gibi görünüyor değil mi? siz bir de bana sorun.. İşi kabul etmemle kafam allak bullak, kalbim güm güm, annelik hormanlarım alt üst vaziyetde. 13 ay olacak bu ayın ortasında, tam zamanlı çalışmayalı... Bu 13 ayın hayatıma artıları eksilerinden mutlaka daha fazla. Çünkü 2 aylıkken çocuğumu ellere emanet edip işe gidip 6 yaşı dolduruncaya kadar bakıcılarla çocuk büyüttüm ben. Hem de İstanbul'un ağır koşullarında... Hem de annemin senede sadece 2 kez 1'er hafta kalmasıyla... Hem de ekonomik kriz ile birlikte eşimin iş sorunları ile boğuşarak... Hem de günde 40 km uzaklıkta bir işe giderek....
İşte bu anlamda çok iyi geldi bu ara anne kız ikimize de... Doyasıya öpüş koklaş olduk, gezdik, eğlendik 1 sene boyunca. Kanımca bir çocuğun hayatındaki en önemli en önemli dönemlerinden olan ilkokul 1'in yarısını da birlikte devirmek üzereyiz. Canım ona sürpriz yapmak istedi, çat kapı tenefüsüne giderek kucakladım onu, servise binmek üzereyken "ceee" yapıp arabamla alıp şarkı söyleyerek döndük eve... Öğretmenleri ile yakınen ilişki kurdum bu arada... yıllar boyu yapamadığım şeyleri yaptım, hani çalışırken kıskandığım o ev hanımlarının yaptıklarını yaptım ....
eeee ne oldu da büyü bozuldu? veya bozulmak zorundamıydı ki ben yeni bir işe gidiyorum??? Bilmem ki? Çok düşündüm bu konuyu kendi kendime; 35 yaşındayım, hayatımın en verimli dönemindeyim, böyle evde turarak mı geçmeli hayatım diye çok düşündüm. Aslında evde de oturmuyorum, yani biliyorsunuz, ben Alman bir firmanın Türkiye temsilcisiyim ve home-office çalışıyorum ama yetmedi işte... Manevi anlamda yetmedi çünkü enerjimin hepsini almadı bu iş benim... Daha fazla enerjim var ve bunu iş hayatında açığa çıkarıp hem kendimi daha fazla geliştirmek hem de kariyerime devam etmek istedim...Şimdi bir itiraf duyacaksınız benden; bir de elalem "Aman Nazlı da fıstık gibi işi bırakıp Ankara'ya gitti evde oturuyor" demesin istedim bir yandan da.... Haa bir de işin maddi boyutu var tabii, eşim ticaret yapıyor, çok şükür her şey yolunda ama ya böyle gitmezse??? Özel okulda okuyan bir çocuğum var, bu durumu korumalıyım ve de üstelik hayat standardımızı daha da geliştirmeliyiz diye düşündüm ve iş arayışına başladım....
İyi bok yedim, şimdi ne olcak? Güzel bir ünvan verildi bana, "Satın Alma Müdürü ve Organizasyon ...." sı oldum. (.... düşünülüyor henüz). Maaşım idare eder, iş yerim Ankara standartlarına göre çok uzakta, 27 km kadar....mesai saatleri de kötü bana göre, ama 2 hafta normal saatte 2 hafta 45 dakika geç gideceğim işe, bu durumu kabul ettiler... İşe de sömestr sonrası yani 11 Şubat'da başlayacağım, son kez kızımla bir tatil keyfi yapayım diye düşünerek öyle istedim... Amma velakin, işe başlamayla birlikte, eee çocuğumu sabahları kim bırakacak, evin düzeni ne olacak, çocuğum ödevlerini nasıl yapacak? Çat kapı okula gidemeyeceğim artık hiç, ona hiç sürpriz yapamayacağım.... Gün içinde çat kapı "anne çayı koy ben geliyorum" diyemeyeceğim. Yine gün içinde kocişkomla doyasıya gezemeyeceğim, arada yaptığımız kızlarla öğle tatili kahve keyfi yapamayacağım... yapamadıklarımı düşündükce deliriyorum.... Beni en iyi anlayanlardan biri karamelize olacak, çünkü 9 sene İstanbul'da aynı koşullarda yaşadık ikimizde ve de 10 Ocak'da yazdığı yazı şimdiki duygularımla tamamen örtüşüyor..
Bundan sonra kızımla sadece 1,5-2 saat görüşebileceğimiz aklıma geldikçe oynatıyorum....
Anladığınız dağılmış bir vaziyetdeyim, aslında bir yandan da herşeyin İstanbul'daki gibi zor olmayacağını da biliyorum. Şimdiden ayarladım, Deniz'in çok sevdiği bir ablamız var aylık olarak gelecek artık ve hem ev işlerini kontrol edecek hem Deniz'i karşılayacak. E ailem yanımda istediğim an anneciğim gelebilecek, hatta söz verdi haftada 1 gün kalacak... Eşim iş saatleri uygun olduğu için okul sürprizlerine devam edebilecek benim yerime... Falan filan..
Bunlara rağmen ben tam mutlu olamıyorum, neden neden neden??? Biri bana yardımcı olabilir mi lütfen??? aldım ya o tadı bir kere, hani çocuğunla doyasıya vakit geçirme fırsatını, çok zor geliyor şimdi..Doğum izninden sonra işe ilk gittiğim günü dün gibi hatırlıyorum. Deniz'i emzirdim, öptüm kokladım ağlayarak Emi'ye verdim ve 40 km boyunca ağladım yolda... İşe geldim öğlen 12.00'ye kadar ağladım odamda, hiç unutmuyorum patronum geldi "kızım git git ne olur evine git rahatça toparlan öyle gel" demişti bana... Şimdi de aynı duyguları tekrar yaşıyorum...
Sizce iş hayatıyla birlikte bir kaç ay içinde aşağıdaki kadına döner miyim????
11 Ocak 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
18 yorum:
Aşağıdaki kadına dönmezsin. Birincisi bu işe devam etmeye mecbur değilsin, keyfin kaçacak olursa vazgeçebilirsin. İkincisi kızın artık eskisi gibi küçük değil. Asıl zor olan onu bebekke bırakıp işe gitmekti, o kısmını atlatmış ve sürdürebilmişsin. Ben olaya senin açından değil de, Deniz'in açısından bakmak istiyorum. Ne de olsa ben de bir Denizim :) Benim annem de çalıştığı için (gerçi senin koşulların daha değişik, uzak ve süre farklı, neyse) kapılarda da bekledim annemin gelmesini, okulda da bekledim. Annem bana anahtar vermezdi, bu nedenle. Hep yıllarca eve geldiğimde kapıyı annemin içeriden açmasını ve masada beni bekleyen bir tabak çorbanın hayalini kurdum (ilkokulda). Ama olmadı. Haa bu beni derinden etkiledi mi, hayır. Bilakis kendi işini kendisi yapabilen ve hakkını arayan bir çocuk olmamı bu duruma bağlıyorum. Bir arkadaşım olmuştu Bilge bebekken bir anne sitesinden tanıdığım. O çalışıp bebeğine başkasının bakmasından rahatsızdı, ben çalışmamaktan :) Nazlıcığım, Deniz elbette senin okula gelip almandan, onunla gezip eğlenmenden, sürpizlerinden çok hoşlanıyordur. Ancak eğer kendini çalışmak için motive ettiysen, onu bu şuanda rahatsız etse de ileride seni anlayacaktır. Aslına bakarsan çalışan annenin çocuğu annesi çalıştığı için sıkıntı yaşar, çalışmayanın çocuğu da "annem evhanımı" demekten hoşlanmayabilir. Üstüne üstlük, ileride "ben seni büyütmek için çalışmadım" dendiğinde "Aaa, çalışsaydın ya" da diyebilirler. Herşey maalesef bir arada olmadığı için, senin doğru kararı vereceğinden eminim. Şimdi evet ilgine ihtiyacı olduğu doğru, ama birkaç sene içinde senin de iş bulman güçleşebilir, çalışacak gücün olmayabilir, imkan olmayabilir... Gerisini mailde mi yazsam ne :) Yalnız, içinde bulunduğun durumu yaşamasam da seni anladığımı düşünüyorum. Bence benim bulduğum çözümü bir daha düşün :) Bizim siteyi :)
öncelikle hayırlı olsun. sana öğüt verebilecek durumda değilim henüz, çünkü 10 senelik yoğun özel şirket tecrübesinden sonra çok hafif bir işte, ofisteyim. annelik sonrasının nasıl olacağını da daha bilmiyorum. ama sen güçlü kalarak bunu halledebilirsin diye düşünüyorum. eğer seviyorsan, istiyorsan, yapabilirsin. Deniz çok güzel söylemiş, sen kendin için doğru kararı verebilirsin. ne yaparsan yap, gönlünce olsun.
sevgiler
gorki
Senin icin hayirli olmasini diliyorum yeni isinin.Umarim o ince dengeyi kurabilirsin. Annelik cok kutsal ve zor bir is bence. Ama diger taraftan 35 yasindasin kendin icin birseyler yapmak istemen de dogal. Cunku kendimden biliyorum annem simdi bize keske calissaymisim dediginde "keske " diyebiliyorum ilerde kizin da ayni tepkiyi verebilir senin onca yaptigin fedakarliga ragmen :( simdi dusunuyorumda kim bilir annem ne incinmistir ben ona keske dedigimde. ne kolay demistim oysa. Utandim simdi
Iyi haftasonlari
sevgilerimle
Pinar
Son satırlarında gözlerim doldu,patronunun sözleri ve senin denizini koklayıp gitmen boğazımda bir yumru oluşturdu...kadınlık zor zanaat şekerim....
ama sen işin en zor dönemlerini atlattın artık canım ya...
kızın bütün gün okulda ve sen gerçekten yaş olarak en verimli dönemindesin ,o kadar yıl neden çalıştık emek harcadık evde oturalım diye mi...
hııı ben de evimi çok özleyen her fırsatta tatil olsa da evde kalsam çocuklarımla olsamı hayal ediyorum ,ama bunun sonu yok ki,şu an tamam artık çalışmayacaksın deseler ,sürekli evde yapamazdım ,sosyal çevremi çok bayılmasam da iş arkadaşlarımı hatta gıcık olduğum müdürümü bile özlerdim herhalde ..
özel şirketler daha ağır şartlarda çalışıyor bu da işin diğer yönü,ama bunada çözümler bulmuşsunuz,yardımcınız ,babanızın devreye girmesi,annenle aynı şehir de yaşaman bunları da yadsıma bence ,
işte herşey bir arada olmuyor ama çalışmak gene de en iyisi,
benim büyük kızım da her okul çıkışı babasının okuluna gidiyor servisi ile ,babasının çıkışını bekleyip ondan sonra beraber eve dönüyorlar...:(
Sevgili Deniz,psikolog gibi detsek oldun yazılarınla gerçekten, mailinde, burada yazdıklarında çok iyi geldi bana.. Ne de olsa sen de bir annesin! Kararımın doğruluğundan yana şüphem yok ama teyit edilmeye ihtiyacım var galiba... Desteğin için teşekkürler...
Sevgili Görkem, sen de bebişini kucağına aldığında daha iyi anlayacaksın beni, iyi dileklerin için teşekkürler...
nazlimoooo,
canımcıımmm, zaman zaman o kadına döndüğünde oturup dertleşeceksin işte benim yazdığım gibi, ama işler yolundayken ve kendini süpppeeerrr bir kadın hissettiğin anlar da çok olacak işe başladığında ve işte o anlar yine yeniden başlamaya değer diyelimmm....gerisini de karıştırmayalım, ne dersin?..:)
Perili köşk, biz çalışan kadınlar daha doğrusu çalışan annler birbirimizi nasıl anlıyoruz değil mi? Hepimizin problemi tek aslında, çocuğumuza yeteri kadar vakit ayıramamak...Ama yine de biz çağın eğitimli kadınları "BEBEK DE YAPAR KARİYER DE..." öyle değil mi?
Desteğin için sana da teşekkürler...
Canım karamelizem ya, evet biz yıllar boyu aynı dili konuştuk seninle..Ve dediğin gibi ben o süppperrr günleri özledim galiba, evet evet kesinlikle... Allah'a şükür, "DOWN" olduğum günlerde de senin gibi elimden tutacak can dostlarım var halimden anlayacak, daha ne olsun:-))))
Sevgili nane şekeri, evet aslında güzel bir hatırlatmada bulundun.Bu boyuttan bakmamıştım işe pek... çalışmama durumuna karşı çocukların ileride vereceği "keşke çalışsaydın anne" tepkisi bence şu an içinde bulunduğum durumdan daha çıldırtıcı:-)) teşekkürler..
Selam Nazkız,
Bence ev kadınlığının da, full time çalışan anneliğinde zorlukları var. Hayat hergün gidip çocuğuna ceeee eeeee yapılarak heba edilmemeli ama deliler gibi kendini işe adayarakta geçirilmemeli. Biz arkadaşlarla hep düşünürüz, keşke daha fazla yarım günlük iş imkanları olsa biz kadınlar için, parttime çalışıp, parttime kendimize, çocuğumuza, eşimize, dostumuza zaman ayırabilsek....
Bence doğrusunu yapmışsın, biblo misali evde oturmakkk, ı ıhhhhhh bence iyi değil, enerjiyi boşa tüketmek, 3-5 sene sonra zaten kızın bağımsız olmak isteyecek ve olacak, o zaman ne yapacaksın, onun yolunu mu gözleyeceksin....
Ah çocuk gibi, işte benim tüm amacım da o bahsettiğin part time bir iş yakalayabilmekti şu geçtiğimiz bir yıl boyunca ama maalesef bizim ülkemiz böyle bir sisteme izin vermiyor. Ya da beceremedim bilemiyorum....
Aslnda doğru yaptığımı biliyorum ama sizler bu durumu teyit ettikçe kendimi daha iyi hissediyorum, teşekkürler...
herkes çok güzel yazmış, bana söyleyecek pek bir şey kalmadı. Eminim yeni tempona kısa sürede ayak uyduracaksın ve ona göre organize olup, resimdeki kadına dönüşmeyeceksin. Yeni işinde iyi şanslar...
Sevgili Nazli,
Ne yazik ki bu gunumuz kadininin ikilemi haline geldi. Bir yandan calismayi isterken, bir yandan da vazgectiklerimiz bizi yiyip bitiriyor. Ne yazik ki bu ikilemi ancak sen cozebilirsin, sevdiklerinin yardimi ve destegi ile tabii. "ne guzel home office kurmussun iste, az bucuk da kazaniyorsun, hem de cocuguna zaman ayiriyorsun" desem, hayat standartlarini bilemiyorum ki. Belki gercekten farkli bir seyler gerekiyor. Bir de su var ki, biz okullardan mezun olur olmaz kendimizi bir is cemberinin icine atiyoruz, hic dusunmeden. Hani dogru mu, calismalimiyim diye dusunmeden. Onca yil okuduk ya, mutlaka calismaliyiz diye. Sonra bebek filan oluyor ve hic bilemiyoruz bebekle evde oturmanin keyfini. Sen simdi bu 13 ayla bunun lezzetini aldin tabii. Cok daha zor gelecek geri donmek.
Bence en onemli olan sey, sosyal cevrenin ya da hayatin belirledigi kaliplar icinde hareket etmek yerine, kendin ne istiyorsan onu yapman.Yani sana, aklin, mantigin ve yuregin ne soyluyorsa onu yap. Kimseye aldirma. Gerisi kendiliginden gelir inan bana. Cocugun da duruma alisir, trafik de senin icin akmaya baslar vs vs. Ama yeter ki bunun en dogrusu olduguna bu ucgen icinde karar verebilmen.
Guya seni rahatlatacaktim, daha da zor bir gorev yukledim, gibi degil mi?
Inan degil, icine danis. Orada bulacaksin cevabini..
Sevgiyle kal.
Teşekkürler çekirdeksiz üzüm, ben de sizlerin yardımıyla ikna oldum o kadına dönüşmeyeceğime ama yine de kendime küçük bir kapı aralığı bırakıyorum, belki arada "down" olup o kadına dönüşeceğim sonra bloğuma içime dönüp tekrar kendime geleceğim:-))))
Sevgili sunrise, çok haklısın cevap benim içimde ve içim diyor ki dön tekrar o hızlı, çok koşuşturmalı kariyer dünyasına tekrar taaki 40'lı yaşlara kadar... Sonrasında Deniz'inde buluğ çağı ile daha dingin daha, daha rahat, kızışkomla daha bol vakit ayırabileceğim bir hayata tekrar dönüş yapacağım galiba....
2 sene evde oturduktan sonra işe başladım. Evde çoluk çocuk da yoktu ama tam 2 hafta ben ne yaptım diye kafamı duvarlara vurdum :):) her sabah bugün istifa ediyorum diye gittim işe. 6 sene oldu hala çalışıyorum.
Alışkanlıkları değiştirmek zor oluyor ama çalışmanın üretmenin enerjisi bambaşka eğer bunu tattıysan.
Başta zor gelse de mutlaka alışacaksın. Evde öylesine geçen sıkıntılı vakitleri düşün en keyifli anları değil :):)
İyi çalışmalar
Sevgiler :):):)
www.tuttosuzeya.blogspot.com
Öncelikle hoşgeldin ve teşekkürler... Doğru söylüyorsun, motive olmak adına evde geçen keyifli anları değil, sıkıntılı geçen zamanlar düşünerek başlamak lazım. Bu lafın başlarken kulağıma küpe olacak....
Yorum Gönder