16 Ağustos 2007 Perşembe

Annemin Resim Sergisi Bodrum Şubesi

65 yaşında olmasına rağmen hala üretebilen, sanatcı ruhlu, renkli kişilikli ve kafasına koyduğunu yapan bir annem var benim...

Tutturdu bu sene Bodrum'da da bir sergi açacağım diye ve fazla kullanılmayan site kütüphanesinde sergi açmak için yönetimi kandırdı. Yıllardır temizlenmeyen mekana girdi ve dip bucak kendi temizledi, biz gelince de son rütuşları yapmak üzere hep beraber daldık kütüphaneye, ne yapalım sanata saygı!!!
Amacı 1200 hanenin bulunduğu ve binlerce insanın oturduğu Bağla koyuna az da olsa sanatı taşıyabilmek... "Ben öncü olayım gerisi gelsin, herkes gelsin sergi açsın, sanatını sunsun bu mekanda" diyor annem kendinden emin bir şekilde...

Temizlik sonrası bir heyecan Metro'ya gidip açılış kokteyli malzemelerini aldık, ertesi gün sahilde açılış duyurularımızı yaptık ve sergimizi açtık...

Amacına ulaşacak mı bilmem, gerisi gelir mi sergilerin orada onu da bilmem ama annem hayallerini mojaladı yine :))) ("mojalama" bu seneki Bodrum tatilimizin lafı idi)Bize de "siz olmasanız açamaz idim bu sergiyi" şeklinde teşekkür etmesiyle duygulu anlar yaşadık annemle...

Bu arada Bodrum tatili ve resim sergisinden bazı resimleri aşağıdaki resme tıkladığınızda göreceksiniz... Herkese sanat dolu günler!
Bodrum 2007/2

Olmazsa Olmaz

Bizim için tatilimizin ya başı ya sonu Bodrum'dur mutlaka... Her zaman bir sebep vardır Bodrum'a gitmek için..

Bu seferde çok gezeceğimiz ve gezi sonrası dinlenmek ve de anneciğimin resim sergisine katılmak için bir 3 gün ayırmış idik Bodrum'a. Ama doyamadık ve 2 gün daha ekledik ucuna...

Giderken hadi yolumuzun üzerinde Gökova'ya uğrayalı dedik, ancak fotoğraf makinamı arabada unuttuğum için resimleyemedim burayı ama merak edenler için Akyaka/Gökova'yı bir inceleyin buradan...

Öğle yemeğimizi Akyaka'da yedikten sonra Bodrum'a vardık akşam üstü.. Annemden "gezmekten çocuğu hasta ediyorsunuz" zılgıtları yedikten sonra sakin Bodrum tatilimize başladık..

Gün boyu Ilgınlar Plajında bezmece, denizde yüzmece, sürekli tıkınmaca, akşamları bazen hep beraber bazen kocişkomla başbaşa gezmece...

Deniz yine kendine bir arkadaş buldu ve gün boyunca vakit geçirdiler birlikte. Bu seferki bir prens idi, Baran...

Her gün değişik bir havuz yaptılar birlikte...

Her gidişimizde değişik yerler keşif ediyoruz biz Bodrum'da... Bu sefer de Yalıkavak sanatcılar sokağı ve meşhur olmasına rağmen nasıl olup da bunca zaman bilmediğimiz Bitez Dondurmacısını keşfettik bu sene... Bakın Gülse Birsel nasıl yazmış Bitez Dondurmacısını 2004'de.....

Tekne turumuz


Bugün planda 12 Adalar tekne turu var, "eğer Fethiye'ye gelirseniz mutlaka 12 adalar tekne turuna çıkmalısınız" diyor Fethiye Net Enfes koylarda ve adalarda yüzdük gün boyunca, Yassıca adası, Klepotra hamamı, Kızıl Ada, Sarsala koyu (özellikle buraya hasta oldum) derken saat 20.00'de anca varabildik otelimize.. Deniz saat 18.00'den itibaren çok keyifsizdi ve otele gelişimizin ardından ateşlendi ve sabahı sabah ettik Letoon Hospital'da...

Sabah KBB'cinin yaptığı muayane sonrası çok şiddetli bir orta kulak enfeksiyonuna yakalandığını öğrendik Deniz'in. 5 adet iğne ve antibiyotik tedavisi verilince ne yapmalıyız tatili bitirmeliyiz mi diye düşündük bir süre... Tabii ki bitirmeyecektik, ancak biraz rölantiye alıp otelde dinlenmeye karar verdik...

Amma velakin iğne sonrası Deniz şakımaya başlayınca biz kurtlu anne baba da duramadık yerimizde... Hadi yakıncanak Göcek'e kaçalım dedik akşam üstü..

Önce yolumuzun üstündeki koylardan biri olan Günlüklü plajına uğradık.. Meğersem ne populer bir yermiş şu anda, dünya güzellik yarışmasının yapıldığı otelin koyuymuş burası... Yine bol oksijenli, enfes çam ormanları etrafında hoş bir koy burası...

Kızımıza her zaman Polyannacılık oynamayı öğretmeye çalışıyoruz. Her şartda mutlu olmasını, her olaydan keyifli bir durum çıkarması için yol göstermeyi denedik çocukluğu boyunca.. Galiba ilk meyvelerini verdi, kendi kendine "denize giremesem de kumda oynar kale, havuz yaparım" dedi ve öyle de yaptı...

Amma velakin Deniz denize girmeyince biz de plaj olayını erken bitirip Göcek'e doğru yol adık.. Enfes bir marinası var Göcek'in tabii ki enfes koyları da.. Bekle bizi Göcek seneye seni karış karış gezeceğiz...

Son akşamımızda yine başlayan ağrılar uyutmadı bizi gece boyunca:((( Allah'ım nereden çıktı bu hastalık şimdi?? Pardon Allah'ım sözümü geri alıyorum ve herşeye rağmen Allah beterinden korusun diyerek uyumaya çalışıyorum...

Tatilimizin Ölüdeniz gezisini noktalıyoruz burada. Daha çoook gezilecek yer var civarda; özellikle Kelebekler vadisi, saklıkent kanyonu, dalyan, sarıgerme... İlk üçünü onüç sene öncesinden iyi biliyoruz ve Deniz biraz daha büyüyünce tekrar etmeyi planlıyoruz.. Sarıgerme is kısmet belki seneye kaldığımız yerden...

Ölüdeniz 2007

Gemiler Plajı

2. gün atladık yine arabamıza Kayaköy istikametine doğru Gemiler plajı'na... Allah'ım her yer ne kadar hızlı değişiyor, Kayaköy'ü 13 sene önce gördüğümüzde in ve cin şeklinde idi... Ama yine de özelliğini çok kaybetmemiş, çok keyifli küçük oteller ve kır kahveleri var etrafta..
Keyifli mi keyifli bir yoldan ierliyoruz Gemiler Plajı'na.....

Veeee inanılmaz güzel bir koya geliyoruz orman içinden geçerek... Allah'ım öldüm cennettemiyim, yoksa hala hayattamıyım diye mırıldanıyorum kendi kendime..
Akvaryum gibi bir deniz, sağım, solum ve arkam orman içinde...


Günün bir kısmını burada bir kısmını başka bir koy için ayırmıştık ama kopamıyoruz buradan, tüm gün boyunca yayılıyoruz bu cennet köşede.

işte buradayız Ölüdeniz

Saat gece 2.00 de başlayan yolculuğumuz Ovacık mevkiinde bulunan otelimizde 11.00 civarı son buldu. Çok sempatik doğal yeşillikler ve ağaçlar içinde ve çam ormanı dibinde idi otelimiz... Ancak saat 14.00 e kadar durabildik otelde, kurtluyuz ya gezicez ya çıktık hemen otelden attık kendimizi Ölüdeniz sularına....


Gerçekten resimlerde gördüğümüz gibi suyun rengi. çırpındım çırpındım ancak yukarıdaki resimleri çekebildim ama gerçekte işte buradaki gibi bir denizde yüzdük
gün boyunca...