3 Ocak 2008 Perşembe

Yılbaşı Hediyelerimiz

Eh tabii yeni yıl çocuklar için müthiş keyif, şahsen benim kızım yeni yıl yaklaşırken eve gelen herkesin eline bakıyor kendisine ne getirildi diye? Yapma diyorum anlatamıyorum görgüsüz mü olcak bu çocuk nedir:-))))

30 Aralık'da attık kendimizi Toys R us'a, ne istiyorsan seç dedik, bakın benim kızım onca bebek, kızsal oyuncakların içinden ne seçti?


Hemen kurduk inanılmaz da keyifli oynuyor bu oyuncakla.. Zeynep ablası geldi aynı gün,uzun uzun onunla oynadılar; bu arada Zeynep ablamızın yılbaşına özgü yapılmış saçı aşağıda, yazmadan geçemedim ZEYNOOOOO!!!!


Veeee Handan yengemizden yine çılgın hediyeler... Aşağıdaki telefon gerçek bir telefon; çaldığında Miki ve Mini birbirine dönüp dans ederek şarkı söylüyor, arkadaki kalp ışık saçıyor vs... Sempatik ötesi bir telefon, Deniz'in odası için almış ama yar etmedim vallahi... Kızım senin odanda telefon düzeneği yok mecburen burada duracak deyip koridordaki konsola koyup telefonun kişisellikten çıkarıp ortak kullanıma açtım. (Büyüdüğünde ve bu yazıyı okuduğunda kızma bana emi canım? vallahi odanda koyacak yer yok, biraz büyünce zaten senin olacak ama çok sevdim, biraz da ben hevesimi alayım dedim:-))))


Ve yine Handan yengemizden aşağıdaki Miki sabahlığı... Canım benim nasıl sever Deniz'e hediye almayı...


Vee Nadi dayısından Bay Majör serisinden Vivaldi olanı.. Ne alayım sana diye telefon açtığında, Deniz kitap sipariş etmiş...Ağabeyim de bana sorunca ben de bu kitabı sipariş ettim, çok güzel bir CD si var, Vivaldi'nin "Dört Mevsimi" eşliğinde masalı anlatıyor, çok ama çok keyifli bir kitap, tavsiye edilir.
Aynı serinin Mozart versiyonunu da okulun kütüphane görevlisi almış Deniz'e yılbaşı hediyesi.. İnanmayacaksınız ama Deniz'in okuldaki en yakın arkadaşı kütüphane görevlisi Canan abla...


Aşağıdaki terliklerin biri babaanneden biri anneanneden....










Bu arada bana da hediye bol idi ama daha fazla görgüsüzlük yapmayayım; yine de aşağıdaki çok sempatik kurabiye kavanozomu ve de tuzluk-karabiberliğimi yayınlamadan edemedim...


İşte böyle idi bu yılbaşı hediyelerimiz, biz de herkese aldık, mutlulukla dağıttık hediyelermizi, 2008 hepimize uğurlu gelsin!

Tatilimiz

Deniz geçtiğimiz haftada tatil idi, malum okullarında yabancı öğretmen çok olunca onlarda Christmas dolayısı ile tatil yapıyorlar, bunun içinde 1 hafta önce açılıyorlar. Bu sene Christmas bizim kurban ile birleşince 13 gün gibi güzel bir tatil yakaladık. Tatilimizn ilk dört günü yaşadığımız üzücü olay ile keyifsizce geçti. Ancak Deniz bu olayı bilmediği için keyifsizliğme bir anlam veremedi, nedenini sordu ve de sık sık tatilde planladığımız sözleri hatırlattı.

Bu anlamda toparlanıp, Salı günü planladığımız şeyleri yapmaya başladık. Öncelikle her gün yaklaşık 1,5 saat ders çalışıyoruz, zira okul her gün için bir metin okuma, o metni yazma ve ilgili resmi boyama şeklinde bir ödev serisi verdi. Genel de sabah kahvaltı keyfimizden sonra ilk işimiz ödevleri bitirmek. sonrasında ise bakın neler yaptık.

Birlikte TV keyfi yaptık....


Her gün okula birlikte gittikleri arkadaşı Işıl'ı davet ettik evimize, annesi babası çalışıyor, çalışmayan bir anne olarak jest yaptım onlara...Gün boyu birlikte oynadılar, Tv seyrettiler bu komik şekilde..


Derslerini yaptılar...


Anneannesi geldi, evde hep birlikte keyif yaptık....

Deniz'i İstanbul'da sevdikleri için kart yazması konusunda ikna ettim ve bakın neler yazdı...



Bu arada ailecek şu meşhur "Arı" filmine gittik, çok beğendik...


Sonra babası ile Alvin ve Sincap'lara gittiler...


Bu arada kitap okumaya teşvik etmek amaçlı, muhtelif kitaplar almış idim, bunları okuduk. Bir tanesi Ya-pa yayınlarının çıkardığı yeni müfredata uygun, hem el yazısı hem normal alfabe ile yazılı metin okuma serisi. İlk 3'ünü aldık ve okuduk...,


Diğeri uçan balık serisinden "geceyi sevmeyen çocuk" Bu seriyi de okulumuz tavsiye ediyor, çok keyifli hikayeler var içinde ve çok güzel resmedilmiş....

Cumartesi gününü kendimize ayırmış idik, bol sanat dolu bir gün oldu. Bir ay önce biletini aldığımız Rembetiko adlı oyuna gittik ki, mutlaka Ankaralılara tavsiye ediyorum. Kostümleriyle, senaryosuyla, müzikleri ve danslarıyla inanılmaz keyifli bir müzikal...

Aynı akşam da Bilkent Senfoni tarafından düzenlenen yılbaşı konserine gittik. Gerek CSO gerekse BSO'yu takip edenler bu klasikleşmiş yılbaşı konserlerinin ne kadar keyifli olduğunu bilirler...Program herkesin bildiği klasik eserler arasından seçilmiş, mesela John Lennon'un "Here, There, Everywhere"i,Errol Gardner'ın "Misty" si, şu meşhur "Pembe Panther" müziği, Hans Zimmer'in "Gladiator" filminin müziği, Fındıkkıran Bale Suiti, "My Way" ve kapanışta meşhur Strauss valsleri... Orkestra şefinin sempatikliğini anlatmam mümkün değil, eserin ortasında kemancının elinden kemanı kapıp, hem orkestra yönetip hem keman çaldı ki tüm salon gülmekten koptu... Konserin hepsini çektim, buraya Pembe Panter'i koymak istedim...

Bir akşam da yeğenlerimle böyle oynadılar...

Her ne kadar ruh halim çok keyifli olmasa da kızıma mümkün olduğunca keyifli bir tatil yaşattım, dün ise 13 gün tatilden sonra kalkması OFFFFFFFF şeklinde oldu...

haa bu arada yeni yılı da kutladık tabii, yeni yılı ve hediyelerimizi bilahare yazıcam....