15 Aralık 2007 Cumartesi

Teşekkür

Dün kalbim heyecan dolu kalktım yatağımdan... Yüreğim kıpır kıpır... Neden mi? Çünkü bir önceki gün çok nazik bir davet aldım sevgili gezicini'nden.. Diyordu ki, "sevgili Nazlı biz yarın blogcu kızlar Liva 'da bululuyoruz saat 12.00 de, sen de gelmek istermisin?" Gelmem mi, koşa koşa, zaten gezicini'ni, zamandan sızan'ı ve bembi'yi keyifle takip ediyorum son zamanlarda; üstüne bir de yüzlerini görüp canlı sohbet harika bir fikir olacaktı... Annem her zaman demez miydi bana "Kızım hayattaki en iyi kolleksiyon arkadaş kolleksiyonudur", bu felsefeyle büyüdüm ben ve bu felsefeyi ilke edindim hayatta.. (bu arada annemin lafı bir düşünüre de ait olabilir tabii tam bilemiyorum:-) )

Tanıdığım blogların yanında yenileriyle de tanıştım; deniz, acemiaşcı, çekirdeksiz üzüm ve sevgili Melike... Sonrası ise keyifli yenen yemekler içilen çaylar, sıcak sohbetler....

Buluşmaya gelirken ve de sohbetimiz başlayınca bu grubun çok öncelerden arkadaş olduğunu ve bunu blog aleminde de devam ettirdiklerini düşünmüştüm. Sorunca öğrendimki bir kuzen eşler dışında herkes birbirini blogdan tanımış; müthiş bir sürpriz oldu bana! İkinci sürpriz ise bu grupta bir de şehir değiştirene kadar devletşah'ında yer alması oldu...

Hiç aklıma gelmeyen başıma geldi, yani sanal alem arkadaşlığından reel hayat arkadaşlığına!!! Çok keyif aldım sizlerle olmaktan ve nazik davetiniz için küçük bir teşekkür etmek istedim buradan, sevgiler....

12 Aralık 2007 Çarşamba

Sosyal Sorumluluklarımız

Kurban Bayramı ve yeni yıl yaklaşırken her zaman kontakta olduğum ve taktir ettiğim bir kaç kurumu sizlerle paylaşmak istedim....

Ben kısmen vejeteryan olduğum ve kurban kesimi fikri bana nahoş geldiği için kurban bayramında kurban kesmiyorum ama bir şekilde bu bayramda mutlaka bir yardım yapıyorum. 3-4 sene kurban bağışımı Mehmetcik Vakfı'na yapmış idim, son 4 senedir de Lösev'e bağış yapıyorum.

Ankara'ya taşındığımızdan beri de ayda bir bir şekilde Lösev'e eski eşya toparlayıp götürmeyi de kendime görev edindim. Tüm tanıdıklarıma haber salıyorum, eski eşyalarını ayıklattırıyorum ve gidip onlardan alıp Lösev'e götürüyorum. Zaman zaman stok fazlalığından alamıyorlar veya yeni eşya istedikleri durumlar olabiliyor ama bir şekilde ben elimdeki fazlalıkları ihtiyacı olanlara ulaştırıyorum. Lösev dağıtımlarını inanılmaz organize bir şekilde yapıyorlar, özel kolilere ailenin tüm fertleri için birer eşya diziyorlar; bir kere rastlamıştım ve çok hoşuma gitmişti...

Bunun yanında Çekül Vakfı çok taktir ettiğim diğer bir kurum. Hatta bu sene yılbaşı hediyesi yerine herkese 7 ağaç kampanyası dahilinde "fidan dikimi" hediye etmeyi planlıyorum. Çekül'ün sayfasını açınca okuyacaksınız " Her birimiz günlük yaşamımızda tükettiğimiz kağıt, kalem, mobilya, yakacak gibi çeşitli gereksinimlerimiz için yılda ortalama “7 Ağaç”ın kesilmesine neden oluyoruz. Bir başka deyişle, her yıl doğaya, “7 Ağaç” borçlanıyoruz. İşte bu anlamda doğaya olan borcumuza karşılık katkıda bulunmak ve de kılık, kıyafet, tabak, çanak gibi artık fazla eşyalarımızın üzerine yeni birini eklememek için bu seneki hediyem 7 ağaç olacak sevdiklerime... (7 ağaç bedeli 30 YTL, bence çok da uygun)

Bu arada tabii ki unutmamamız gereken Tema var, yine "Meşe Projesi" mutlaka hepimizin katılması gereken bir proje... "7 ağaç" fiyatını çok bulanlar yarı fiyatına "meşe projesine" katılabilirler...

Hani hazır hepimiz şu anda ne hediye almalıyım diye düşündüğümüz bir dönemdeyiz ya, hatırlatayım dedim, capitalist sistemin objelerini bir kenara bıraksak da biraz daha faydalı şeylere yönelsek, ne dersiniz?

9 Aralık 2007 Pazar

Hafta Sonumuz

Oldukça yoğun bir hafta sonu geçirdik. Ne zaman Deniz'den büyük çocuğu olan birisi ile konuşsam hep ilkokul yıllarında hafta sonlarının doğum günleriyle geçtiğinden söylerler. Hakikaten de durum öyle galiba, zira bizde de başladı doğumgünleri; Cumartesi gününe iki doğum günü düştü, biri sınıftan arkadaşı diğeri de tenisten...

Hal böyle olunca Eray Cumartesi günü ben Fransızca kursunda iken Deniz'i ilk doğum gününe bıraktı.. Kurstan sonra ben de uçarak gittim Taycan'ın doğum gününe (süper anne ruhu var ya bizde:-))) kaçırmayız hiç bir etkinliği... )

Geçenlerde çocuk gibi de yazmış idi ve ben de onu tamamen onaylamış idim. Aslında benim kızım da çok fazla yoğun animasyonlu doğum günlerinden hoşlanmıyor. Takip ettim; kimi oyunlara katılıyor, kimlerine katılmıyor... Deniz de biraz değişik bir kız çocuğu, mesela tüm çocukların bayıldığı balon oyunlarından hoşlanmıyor çünkü balon patlayacak diye ödü kopuyor! Eh balonsuz da parti mi olur diyeceksiniz, vallahi siz de haklısınız... Ama ne yapayım sevmiyor işte... Sonra müzik eşliğinde dans etmeyi de sevmiyor. Tabii benim bloğumda yazdığım "Shakira Deniz" yazımı okuyanlar, Nazlı pes yani dansı sevmeyen çocuk bu mu diyecektir ama vallahi hayatında yaptığı tek dans o işte.. Zaten yazımda da yazmıştım nasıl şok olduğumu Deniz'i görünce öyle...

Neyse konuyu dağıtmayalım aslında kızım bu doğum günlerinde an geliyor eğleniyor, an geliyor bakıyorum sessiz sessiz bir köşede oturuyor. Ben şimdiye kadar doğum günlerini İstanbul da oturduğumuz sitenin kamelyasında yaptım, tam yanında da çocuk parkı vardı, salıyorduk çocukları kendi haline; vallahi çok daha fazla eğleniyorlardı...Yani bizler hem kendi ayakları üzerinde duran çocuk yetiştirelim derken, bir yandan onları doğum günlerinde bile doğal ortamlarına bırakmayıp bir lidere teslim ediyoruz! Tabii herkes böyle yapınca sistemin içine giriveriyorsunuz, bakalım biz nasıl yapacağız bu sene; görünen o ki doğum günleri hep böyle animasyonlu kutlanıyor.

Taycan'ın doğum gününde sınıftan pek çok anne ile sohbet etme olanağı bulduğumuz için keyifliydi bizler için. İşte aşağıda Taycan ve Deniz'in resmi... Bu arada övünmeden geçemeyeceğim ama kızım pek bir şeker idi bu kıyafetiyle.


Bu doğumgünü bittikten sonra yol aldık doğru Elif'in doğum gününe... O da yine bir parti evinde idi Çayyolu'nda...İşte orada aklı çıktı Deniz'in çünkü erkek çocukları sürekli balon patlatma yarışına girdiler ve Deniz hemen çıkmak istedi. Neyse ki sonra ortam biraz sakinleşti ve o da daha keyifli vakit geçirdi...

Aşağıdaki arkadaşı Işıl, Deniz Işıl'ın annesi ve babası ile birlikte okula gidiyor her gün...

Saat 5'e doğru eve geldik, gelirken Zeynep ablamızı (tanımayanlar için yeğenim olur kendisi) da aldık ve çam ağacını süslemeye koyuldu abla kardeş...


İşte bittiğinde böyle oldu ağacımız. Bu seneki ışıklarımız şarkı söyleyen cinsten oldu hem de; Zeynep fazla olduğu için bizim ağaca getirmiş gelirken...

Sonrasında ağabeylerimin arkadaşından bir maç daveti aldık, kızları evde bırakıp doğru maç izlemeye... Zeynep ablamız sağ olsun, gerçek ablalık yapıyor Deniz'e; bu sayede beni 2. çocuk yapma zahmetinden kurtarıyorlar Tolga ağabeyisi ile birlikte:-))Maç sonucu 2-o FB lehine olunca keyfime diyecek yoktu vallahi Cumartesi...

Pazar sabahı ise okulun ayarladığı ve tüm salonu kapadığı "harikalar kumpanyası" adlı çocuk oyununa gittik. Çok güzel bir oyundu ve tüm çocuklar çok eğlendi...

Eve gelince bir gün önceden sözleştiğimiz üzere Zeynep ablamızı da alıp kuaföre gittik, Zeynep sadece kahkullerini kestiriken benim kızıma da yeni bir model yaptık... Para pa pamm, işte kahküllü Deniz!!!

Tatlı kızım





















Mevlüt sonrası eşarbımı kızıma takmış idim, eşim pes yani bu resmi bloğa yayınlamadın mı diye sitem edince hemen koydum....