9 Mayıs 2008 Cuma

Veeee Okuma Bayramımız

Dün saat 18.00 de idi okuma bayramımız, her sınıf ayrı bir günde yaptı showlarını, bu anlamda bizler de gereksiz yere başka sınıfları seyretmek zorunda kalmadık....

Ehh çocuklar büyüdükce konsept değişiyor, kreş yıllarındaki gibi öyle hem bale hem folklor, hem koro, hem spor yoktu gösteride.. Peki ne vardı?

Başlangıç koro... Müthiş bir keyifle geldiler sahneye ve şarkılarını söylemeye başladılar.... Tanımayanlara sağdan üçüncü benim Deniz'im...





Sonra Atatürk ile ilgili küçük bir tiyatro oynadılar....Çok güzel Atatürk resimlerinden oluşan barkovizyon gösterisi eşliğinde sergilediler oyunlarını.....

Deniz aşağıda "R" harfini taşıyor...


Sonra muhtelif hayvan kılıklarında Fransızca küçük bir tiyatro sergilediler bize; Fransızca bilmeyenler olarak Fransız kaldık tabii:-))) (gerçi ben öğrenme yolundayım ama hayvan isimlerini hiç öğrenmediğimi anladım :-) herkes bir kaç cümle ile rol aldı, en yakın zamanda videosunu yayınlayacağım. Deniz'im tavşan oldu....


Sonra okuma bayramlarının vazgeçilmezi ponpon dansı ve step gösterisi yaptılar....


Sonra da öğretmenlerinin elinden "Okuma Belgeleri" ni aldılar ve okul marşlarını söylediler....



Arkasından bizler için düzenlenen kokteyle davet edildik,

Öğretmenlerimize nacizane çiçeklerimizi verdik, Deniz'in sınıf öğretmeni...


Aşağıdaki Deniz'in Türk Fransızca öğretmeni Muzaffer Bey. Yazmadan geçemeyeceğim; kendisi mühendis, çok büyük bir kuruluşda çalışırken işini bırakıp öğretmenliği seçiyor çünkü çocuklara tapıyor! okulun Number 1'ı, her çocuğa inanılmaz bir özveri ve sevgiyle yaklaşıyor, öğle yemeklerinde yanlarına oturup tek tek yemeklerini takip ediyor. Duygusal mı duygusal bir öğretmen, gösteri sırasında ağladı desem???
Sınıf olarak hepimiz çok memnunuz ve çocuklarımızın inanılmaz şanslı olduğunu düşünüyoruz.......


Aşağıdaki de Fransız olan Fransızca öğretmenleri bayan Virgine. Çocuklarımız onu da çok seviyor.... ben azimle Fransızca öğrenirken o da azimle Türkçe öğreniyor!


Gösteri boyunca önce kendileri eğlendiler sonra bizi eğlendirdiler ve çocuklarımızın gerçekten büyüdüğünü ve hepsinin kendine özgüveni olan bireyler olarak yetiştiği hissettik bu sefer... Aferim hepinize!

Bu arada resimlerin devamı aşağıda, video görüntüleri ise bir kaç gün içinde yayında....
http://picasaweb.google.com/anteksltd/Okumabayram

5 Mayıs 2008 Pazartesi

Mutluluk Oyunu


Polyanna'yı bilir misiniz? Hani şu herşeyden bir mutluluk çıkaran kızın hikayesini...O kadar severdim ki Polyanna kitabını belki on defa okudum. Şimdi de kızıma aldım ve en az beş kez de onu okudum bu kitabı....

Unutanlara hatırlatma yapayım hadi....

Polyanna ölen annesinin ardından babasıyla birlikte fakir bir hayat sürmektedir. Babası onu hayata bağlamak ve hep mutlu bir hayat yaşaması için bir "mutluluk oyunu" uydurur, oyunun kuralı herşeyden mutlu olunacak bir taraf çıkartma gerekliliğidir.

Polyanna ve babası o kadara fakirdir ki, "kadınlar derneği" denen bir derneğin yardımları ile hayatlarını sürdürmektedirler. Bir gün dernekten bir bebek ister, bir zaman sonra oradan bir sandık gelir. Polyanna heyecanla sandığı açar, bebek beklerken sandıktan bir çift koltuk değneği çıkar. Önce çok üzülür arkasından babası ona oyunu hatırlatır, sonra ikisi birlikte bu işe sevinirler ; neden mi? Bu değneklere ihtiyaçları olmadıkları için!!!!

15 gün oldu eşim değnekleri attı ve son 3-4 gündür de tamamen normal iş hayatına döndü. Biz de şimdi tıpkı Polyanna gibi bu değneklere ilelebet mahkum olmadığımız için çok mutluyuz....

Kızıma da Polyanna'yı okuyarak hayat felsefesinde hep mutlu olması gerektiğini öğretmeğe çalışıyorumb(zamane çocuklarına bunu öğretmek öyle zor ki!) Çünkü ben çocuğumun herşeyden önce mutlu olmasını diliyorum. Başına ne gelirse gelsin haline şükretmesini, hep beterin beteri olacağını düşünmesini istiyorum. Doyumsuz bir çocuk olsun asla istemiyorum!

Neyse bakalım konu yine dağıldı biraz, bugünlerde bloğumu ihmal ettim, Eray'ın iyileşme sürecinin önemli parmağı var bu işte... Bugünlerde daha fazla hayatın tadını çıkarmaya çalışıyoruz (hazır işe gitmiyorken), bol sinema, akşamları Park caddesi'ne kaçışlardaydık son 2 haftadır...

Bu arada Park caddesi evimize sadece 7 dakika mesafede Çayyolu'nun Arjantin caddesi şeklinde gelişme yolunda (hatta daha bile güzel oldu bence) Quick China, Mezzaluna, Kıtır, Özsüt, The Wall, Taps, Meal & Rouge, Tike şimdilik gözde mekanlar. Her geçen gün yerine yenileri ekleniyor....

Gerek iyileşme kutlaması gerekse Anneler Günü kutlaması için Cumartesi akşamı "The Wall" da idik, The Wall İstanbul ve Ankara The Wok'un Çayyolu şubesi... Çok güzel dekore edilmiş, inanılmaz lezzetli mutfaği olan seçkin bir mekan....Fiyatlar çok pahalı ama verdiğinin karşılığını alıyorsunuz, özel günler için tavsiye edilir....Esasında Wok suşisiyle çok popuüler, gözünüzün önünde Japon bir bayan yapıyor sürekli ama eşim et ben ise somon tercih ettim...

Hay Allah konu çok dağıldı, Polyanna ve mutlulukdan girdim suşiden çıktım, nasıl oldu ben de anlamdaım:-))