23 Haziran 2009 Salı

New York

Veee evet, Rochester sonrası cuma öğleden sonra New York'dayız. Bize verilen 1,5 günlük serbest zaman için Hilton Oteli'nde rezervasyon yapıldı. 65 katlı binanın 38. katındayım. Manzara böyle, hava berbat :-((



Benim için New York'un en heyecanlı yanı dostum Emriye ile buluşmam. Üniversiteden arkadaşım olan Emriye'yi Kasım'da Birleşmiş Milletler'e uğurladık... Canım arkadaşım akşam yemeği yediğimiz restorandan aldı beni bakın nerelere götürdü;

İlk durak Meatpacking district denilen görünümde son derece eski püskü binaların olduğu ancak sosyetik tüm gece kluplerinin, barların restoranların yeni yeni yerleştiği bir bölge burası. Adı üstünde eskiden bu bölgede sadece kasaplar bulunurmuş.

Spice Market adında bir restorana gittik. Uzak doğu yemekleri ile ünlü ancak yemekler inanılmaz orijinal, şöyle ki mesela Çin yemeklerini Malezya baharatları ile pişirip Hint tarzında sunuyorlar. Bu tür mutfağa füzyon mutfak deniyor, yani farklı uluslara ait mutfak teknikleri ile malzemeleri tek bir tabakta birleşiyor. Son bir kaç yıldır hep duyuyordum da denemek burada nasip oldu... İstanbul W Otel de bir şubesi mevcut, İstanbullular mutlaka denesin derim...

http://www.spicemarketnewyork.com/

Spice market sonrası hem gece hem gündüz görmelisin "Time Square" i dedi Emriye ve atladık taksiye oradayız. Allah'ım bir renk cümbüşü burası, Taksim'e benzer ancak 10 katı büyük bir meydan, her taraf yüksek katlı binalar ve neon lambalarla dolu... Bir yönü de Trafalgar Meydanı'na benziyor sanki...Öylesi ışık var ki gözleri kamaştırıyor.. Bu arada arka sokaklar Broadway ve ışıltılı Broadway sahneleri...



New York tam bir yürüme şehri, büyüklüğüne rağmen inanılmaz bir düzen var, yürüyerek şehri gezmek çok keyifli, ertesi sabah buluşmak üzere ben otele Emriye evine ayrılıyoruz.

Sabah önce grup ile başlayan malum 5. cadde yürüyüşü, burası da bir yanı ile Oxford street gibi. Tüm şık, asortik mağazaların bulunduğu upuzun bir cadde. Hava şahane şansımıza, öğleye doğru gruptan ayrılıp Emriye ile tekrar buluşuyoruz... Sohbet muhabbet, Rockerfeller center, Plaza hotel derken çok hoş bir bistroda öğlen yemeği yedik. Hemen arkasından Central Park'a dalıyoruz. 800 metre eninde 4 km uzunluğunda bir park burası. Yeşilliği inanılmaz, içinde göletler, lunapark, cafeler çok çok hoş... Herkes ayrı bir alem, kimi güneşleniyor, kimi bisiklete biniyor, kimi spor yapıyor, kimi lunaparkda çocuklarını eğlendiriyor, kimi uzaktan kumandalı yelkenlisi ile göletde vakit geçiriyor. Her adım başı bir aktivite var, stepciler, repçiler, caz orkestraları pandomimciler ne ararsan var... yürürken yürürken biri bitiyor diğeri başlıyor, şaka gibi....




Central Park sonrası tekrar yürüyerek Times Square'e doğru ilerliyoruz. Cumartesi günü yaklaşık 12 km yol yürümüşüz, ayaklarımız şiş meydana varıyoruz. Amaç tkts denilen yerden akşam ki Broadway showuna yer bulmak. Gidenlere tavsiye, burası o günün showlarını % 50 daha düşük fiyata bilet alabildiğiniz bir yer. Doğal olarak biraz kuyruk bekleniyor ama sıkılmanıza imkan yok çünkü kuyrukta beklerken üniversite öğrencileri geliyor, ve showların her biri hakkında bilgi veriyorlar. Anlatımlar harika, ne de olsa Amerika bir pazarlama dünyası... Şans eseri en çok istediğim "Chicago" müzikaline yer buluyoruz. İşte bakın aşağıdaki bayan showu nasıl tanıtıyor sokakta!



Çok çok hoştu müzikal hatta rüya gibiydi, akşam yürüyerek Emriye'nin evine gidiyoruz. Emriye'nin evi Manhattan'ın ortasında çok şık bir rezidansda. Arkadaşımla geç saate kadar şarap, peynir, meyve tabağı takılıyor, eski günleri yad ediyoruz...

Ertesi sabah grup arkadaşlarımla buluşmak üzere otele döndük, aa bir de ne göreyim koca caddeye pazar kurulmuş, şaka gibi! Eh malum ekonomik kriz önce ABD yi sonra bizi vurdu tabii, vallahi eni konu pazarları var bizim gibi:-))

Dostumla vedalaşıp 12 saatlik dönüş yolculuğuna başlıyoruz. heyecan devam ediyor, gezmek bir yerler görmek güzel ama en güzeli çok çok özlediğim Deniz'im ve eşimle kucaklaşmak, aldığım hediyeleri vermek..

Deniz'e yaklaşık 7 parça bir şeyler aldım, her seferinde bu son diyerek teker teker çıkardım. Heyecanını unutmam mümkün değil " anne rüyada gibiyim bu da mı benim?" diye diye açtı hediyelerini. "senin bağırmalarını bile özledim" diye diye kucaklaştık. Home home sweet home!

New York resimlerim de aşağıda...


ttp://picasaweb.google.com.tr/anteksltd/NewYork?feat=directlink