28 Nisan 2009 Salı

İzmir İzmir

Efendim baharın gelmesiyle İzmir'e bir hafta sonu kaçamağı yaptık; görümcem ve kayınvalidemi ziyarete gittik.

Cumartesi günün bir kısmını deniz kenarında sohbet muhabbet, uçurtma uçurmaca ve yeme içme şeklinde geçirdik...



Kan çekmesi denen durum vardır ya müthiş doğru bir laf, Deniz dünyanın en mutlu insanı idi hafta sonunda çok uzun zamandır görmediği Selin ablası, halası, eniştesi, babaannesini görünce aklını yitirdi

Deniz keyfi sonrası çok değişik bir aktiviteye dahil olduk, müze şekline dönüştürülen bir savaş gemisi ve denizaltını ziyaret ettik. Kısaca sizlerle de edindiğim bazı bilgileri paylaşmadan edemeyeceğim...

135 metre boyunda 460 ton ağırlığında bu gemi...



İçinde inanılmaz dar koridorlardan ve merdivenlerden ilerliyorsunuz..



Her taraf aklımın alamadığı şalter, düğme, göstergeler, kablolar dolu...

Burası geminin reviri..



Burası kaptan köşkü...



Geminin roket atarı, dakikada 34 adet atıyor...



Bu bir torpido...



İçeride yaşam hiç de kolay değil, yatakların eni anca yarım metre, yataklar ranza ve aralıklar 2 karış yok! Denizaltında ise saf oksijen solunuyor , 48 saatte bir denizaltı yukarıya çıkıyor..



Kısacık bir geziye ancak bunları sığdırabildik....

Bahar gezileri tüm hızıyla devam edecek, bu hafta sonu ise İstanbul'dayızzzzz....

27 Nisan 2009 Pazartesi

Şehrin göbeğinde terör...



Bugün haberlerde seyrettiklerimle dehşete düştüm... İstanbul'da Bostancı'da şehrin göbeğinde bir teröristin yaşadığı ev... Aslında hepimizin yaşadığı yere benzeyen normal bir apartman...Hücre baskınıyla 5 saat yaşanan korkulu dakikalar ve tesadüfen orada bulunan 16 yaşındaki gencin ölümü... Ve hücre evine girmeye çalışan polisin teröristin bubi tuzağı ile feci şekilde ölümü... Seyrederken inanamadım; sanki korku içeren bir şiddet filmi seyrediyor gibiydim...

haberin detayı burada.

Allah'tan ölenlere rahmet, ailelerine sabır diliyorum...