1 Kasım 2008 Cumartesi

Cumhuriyet Bayramı

29 Ekim'i sabah okulumuzun törenine katılarak coşkuyla kutladık. "Onuncu Yıl marş" ını göğsümüzü kabartarak söyledik. Yine ağlamaklı oldum, allah'ım kaç kişi kaldık bu coşkuyu yaşayan düşüncesiyle...


Bayramımız için acaba belediye ne yapıyor diye hafta boyunca gazateleri kovaladım, ne bir ses ne bir nefes. Eski yürüyüşler fener alayları hiç biri yok... yerine ne var? Ne var biliyormusunuz sevgili Melih Gökçek'in altgeçit açılışları.. Pöh, neymiş efendim Ankara halkı çifte bayram kutlaycakmış da mış mış da mış mışşş... Atatürk'ün başkentini ne hale getirdiler yazık!!!!!

İnadına her bayram askerin kutlamalarına katılıyorum artık, hem de müthiş bir keyifle. Geçen 29 Ekim de de aynen yazmıştım. Yine Cepa ya gittik bu bayram sevgili kuzen ve Deniz-Bilge ikilisi ile... Öyle bir müzik ziyafeti dinledik Jandarma Komutanlığı Bandosu sayesinde bu kadar olur, operalardan aryalar, 1960'ların ünlü şarkıları, türkülerimiz, pop şarkılarımız, marşlarımız. Her birimizin eline bayrak tutuşturdu askerlerimiz, hep birlikte coşkuyla kutladık bayramımızı sana inat İ.melih gökçek...


Çocuklarmız keyif ile dans ettiler...

Sonra bir kahve molası...


Bu arada Kanal D bizim Deniz'e mikrofon tuttu ve mini bir röportaj yaptı. Bizde bir heyecan bir heyecan TV ye çıkacak diye ama ancak aşağıdaki görüntülerle çıkabildi. Sevgili Deniz yakalamış bunları da (eli havada olan benim kızım olur)



Daha bitmedi bayramımız. Efendim akşamına sürpriz bir akşam yemeğine davet edildik ve Cumhuriyet pastamızı yedik...


Bu resmin de konuyla alakası yok ama koymadan edemedim....


Velhasıl; işte böyle geçti Cumhuriyet Bayramımız ve sonuç olarak NE VARSA ASKERDE VAR!

Çocukların dostluğu

Efendim, Bilge ve Deniz ilk kez o gün tanıştılar. Biz Starbucks'da kahvelerimizi yudumlarken onlarda kaynaşmaya çalıştılar...

Ardından biz anneler birbirimizin çocuklarına ısınmak için sevdikleri kitapları almaya karar verdik.
Bilge "Cemile" serisine takılıyormuş şu sıra, bendeniz bir adet Cemile aldım kendisine....













Deniz ise "çıtır çıtır felsefe" serisine takıldığı için sevgili Deniz'de serinin "özgür olan ve olmayan" ı hediye etti bize....

Çocuk dediğin hemen kaynaşıveriyor, biz büyükler gibi acaba sevecekmiyim gibi hiç bir dertleri yok. Son derece saf duygularıyla dost olmak için çırpınıyorlar. her türlü paylaşım mutluluk onlar için. keşke bu saf duyguları kaybolmasa insanoğlunun, dünya ne kadar güzel olurdu değilmi?



Jetonlu oyuncaklarda keyfettiler günün diğer yarısında...


Sonunda ise kanka vaziyetdelerdi artık...

Bugünden beri sorular sorular,"haftaya Franszıca kursundan sonra Bilge'lerle buluşalım mı anne""bir daha ne zaman Bilge'yi görücem anne?" , "yarın Bilge'leri bize çağırsana anne"................:-)))