8 Ekim 2009 Perşembe

Veeee Maraton Başlıyorrrr

Daha dün gibi yazmıştım Deniz okullu oldu diye...

Bu yıl 3. sınıfta kuzum.. Zaman akıyor, e'leri yapamaz iken daha dün, bugün üç basamaklı sayılı topluyor.

Her zaman şikayetci olduğum dağınıklık konusunda ise tık yok, yağmurlukla gidiyor, onsuz dönüyor, her hafta sonu Fransızca defteri eve gelecek, tekrar edilecek diyorum hak getire... Neyse ki ödevlerini düzenli yapıyor ya bu duruma şükrediyorum.Arada bir de öğretmencilik oynarken extra bir şeyler yapıyoruz.

Geçen gün Fransızca defterini kontrol edeyim dedim, öğretmen soruları yazmış o da cevaplamış, diyalog aynen şöyle;

- Comment tu t'appeles? ( adın ne?)
- Je m'appelle deniz (adım deniz)
- Tu as quel age? (kaç yaşındasın?)
- J'ai 9 ans (dokuz yaşındayım)
- Qu'est ce que tu aimes? (ne seversin?)
- J'aime chiens . (köpekleri severim)
- Tu aimes le cole? (okulu seviyormusun?)
- Non. (hayır)

Herşeyi doğru yazdığı için öğretmen "tres bien" vermiş...

Delirmiş bir şekilde kankime anlattım telefonda, "senin gibi anneye ve öğretmene karşı bu kadar açık yürekli davranmış ya aferim Deniz' e demez mi?" Şaka bir yana açık yürekliliği ile ben de övündüm sonradan....

Hani başlığım maraton ya, biraz da onu açayım. İyi de tabii okulların uzun yaz tatili, yarı bize de tatil sayılır. Sabah koşturmacası yok, akşam erken yatma derdi yok, hafta sonları kurs yok derken bizler de yayım yayım yayılıyoruz yaz boyu....

Yayılmasına yayılıyoruz da sonrası toparlanmak bir felaket. Hadi bakalım 3 hafta önce okul başladı bu hafta da kursla başlıyor...

Birinci sınıfta tenise gitti, yarısında burun kıvırdı. Zaten asla sportmen bir çocuk olmadı Deniz, gerçi ilkokul 1 den sonra fiziken çok hareketlendi ama oldum olası spora uzak bir çocuk... 2. sınıfı org ve koro ile geçirdik. Allah'ım koro 3 saat, bitmek bilmezdi, çocuk baydı tabii. Geçen sene kendi kendime söz verdim kesinlikle bir tek çeşit kursa gidecek diye...

Geçen hafta geldi listeler, oh yaşasın bu seneki org kursu bire bir benim Fransızca kurs saatimle tutuyor, harika. zaten kendisi de istedi hadi bakalım bu işi çözdük. Derken derken "anne ben eskrime gidecem demez mi?" saçımı başımı yolacaktım, sen eskrim ne biliyor musun dedim, evet kılıçla yapılan bir döğüş dedi. zaten erkeksi bir çocuk, oldum olsaı bebeklerle oynamadı, etek, elbise vs sevmedi bir de bu çıktı başıma... Tamam sporun erkeği kızı olmaz ama ne alaka yani; belli ki bir arkadaşı gidiyor o da bundan etkilenmiş... Akıllıca davranmalıyım dedim, interneti açtım o uyuduktan sonra; eskrim sayfalarına girdim. Sağolsun wikipedia her zamanki çok güzel bir özet geçmiş, eskrimi kıyafetleriyle bir güzel anlatmış. Tamam dedim buradan vururum ben, Deniz hayatta giyinmeyi sevmez, o maskeyi filan görsün derhal vazgeçer. Ertesi gün sakin sakin, "tamam eskrime tabii ki istersen gidebilirsin ama bu spor hakkında bilgi sahibi olduğunu sanmıyorum, gel biraz araştıralım internetden, sen yine ilgi duyarsan yazdıralım seni eskrime" dedim. Açtım malum sayfayı, biraz okudu, kıyafetleri gördü " anne ya ben hayatta böyle şeyler giyemem" dedi ve konu kapandı..

Bir kaç gün sonra

-anne ben voleybol kurusuna gidebilir miyim?
- hayırdır dedim?
-tenefüslerde top oynuyoruz, arkadaşlarım atabiliyor, ben top atıp tutamıyorum!

haydddi.. Ne atıp da ne tutamyor veya diğer arkadaşları ne yapıyor anlamadım ama tabii ki isteğini kabul ettim. ne de olsa babam yıllarca voleybol oynamış ve de Türkiye'nin en uzun dönem "Voleybol federasyon Başkanlığı" yapmış kişi idi. Belki de yanılıyorumdur, çocuğum spora yatkındır diye düşünerek bu kursa yazdırdım. pazartesi okul çıkışı da voleybola gidecek, haydi hayırlısı gelişmeleri takip edersiniz...

Bu arada her daim kızıma " bak kızım dil tekrar edilerk öğrenilir, şu Fransızca defterlerini hiç olmazsa hafta sonu getir, bir kere oku" diye çemkiren ben Haziran da biten ve bu cumartesi başlayacak kursum arasında geçen 3 ay içinde bir kere bile defteri açmadığım için paniğe düşmüş durumdayım. Bugün işe defter kitabımı götürdüm, Allah'ım herşeyi unutmuşum. Belli ki ilk ders yaz boyu ne yaptık onu anlatacağız, bari yazayım dedim, bir cümle bile yazamadım.. Berbat durumdayım berbat, yarın öğlen de arada ders çalışıcam artı akşam ciddi ciddi çalışacağım.

dedim ya maraton başlıyor, cumartesi benim Fransızca, Deniz'in org, pazartesi akşam voleybol, hadi bakalım maraton başlıyor!

6 Ekim 2009 Salı

yazın son günleri

Bu yazın en güzel hafta sonlarından biri dostumuz Aysel'lerin istanbul'dan bizi ziyarete gelmesi idi. Prensesler birbirini o kadar özlemiş ki, doyamadılar iki gün birbirlerine.. Anıtkabir, havuz keyfi, balkon ve bahçe keyfi derken su gibi geçti iki gün..





Hemen hemen her gelen misafirimizi babamın nacizane çiftliğinde misafir ediyoruz, yaz günleri elma ağaçlarının, mısır tarlasının yakınında çimenlerin kenarında doğayla iç içe kahvaltılar müthiş keyifli geçiyor, yanımızda bir sevdiğimiz dostlar; daha ne olsun?





Ayyy, yazın son günlerini yaşarken, yağışlar başlamadan derhal bir kahvaltı organizasyonu daha yapmalıyız bahçede, şimdi be buradan çıkıp doğru meteorolojinin sitesine gidiyorumm.