13 Kasım 2007 Salı

"Benim de cumhurbaşkanım olmayacak"



Hepiniz dün gibi hatırlayacaksınız 15 Ağustos 2007 tarihli bekir Coşkun'un yazısını... Ne demişti Bekir Coşkun, "artık kimse "laik devlet"ten söz edemez.
Dincilerin, bu ülkeye el koyma ve karşı devrimi gerçekleştirme planları aksamadan tıkır tıkır yürüyor.

"Siyasi İslam" bir adım daha attı.

Devleti tesettür temsil edecek.

Bir anda Türkiye'nin fotoğrafı size "Atatürk Türkiyesi"ni değil, "Ilımlı İslam Türkiyesi"ni anlatacak.

Ve ordularımızın "başkumandanı" Abdullah Gül'dür.

Sayın Bekir Coşkun'un söylediklerini bir bir yaşıyoruz acı bir şkilde... ya en son ki skandala ne demeli? İngiltere'de yerel yöneticilerin, belediye başkanının bile makamına giden Suudi arabistan Kralı'nın Gül ve Erdoğan 'ı kaldığı otele çağırmasına ne demeli? Sayın Kral'ın Anıtkabir ziyaretini red etmesi (hem de 10 Kasım günü) ve de üstüne üstlük Atatürk'ün resimlerinin asılmasına bile müsaade etmememesine ne demeli? Kendi topraklarımızda kendi görüşme salonumuzda Atatürk resimlerini indirip Kral'ın kendi resimlerini astırmasına VE BU DURUMLARA MÜSAADE EDEN ACİZ, BASİRETSİZ, ATATÜRK DÜŞMANI DEVLET ADAMLARIMIZA NE DEMELİ? GÜL BENİM DE CUMHURBAŞKANIM OLMADI VE OLAMAYACAK...

Çok beğendiğim yazıları gelecekte kızıma bir hatıra olması için arşivlediğimden bugünkü Bekir Coşkun'un yazısını aynen yayımlıyorum....

"Benim cumhurbaşkanım olsaydı...

BEN böyle "devlet adamı" görmedim. Sen kalk git kaldığı otele, Kral’ın dibine otur.

Öbürü de öte yanında...

Kral ortada.

İki gündür bekliyorum:

9 uçak, iki bin bavul, üç yüz gardırop ve altın tahtı ile gelen (iyi ki petrol kuyularını getirmedi) Kral’ın oteline giden ve sağına-soluna oturan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Başbakanı size "gurur" mu verdi, yoksa "hüzün" mü?

O zaman ben "Benim cumhurbaşkanım olamaz" dediğimde niye kızdınız?

*

"Benim cumhurbaşkanım" olsaydı; Anıtkabir’i ziyareti reddeden, bu ülkeyi kuran insana saygı göstermeyi kabul etmeyen bir Kral’a "Devlet Şeref madalyası" vermezdi.

Hem de 10 Kasım günü...

Mustafa Kemal; son yüzyılda, İslam áleminin Batı emperyalizmine karşı tek onurlu ve şanlı zaferini kazanmış komutandır.

Kral ise; Körfez savaşları boyunca, kendi topraklarını korumak için kutsal mekanların savunmasını dahi elinde bira kutusu olan Amerikalı askerlere bırakmış birisidir.

"Benim cumhurbaşkanım" olsaydı....

Kimin koltuğunda oturduğunu bilir, en şerefli savaşın kahramanına saygı göstermeyen, kutsal toprakları ABD deniz piyadelerine bekleten bir Kral’ın oteline koşmazdı.

Kral, görüşme salonuna Atatürk’ün resimlerinin asılmasını da kabul etmedi, kendi fotoğrafını astırmış, onun altına oturdular.

10 Kasım nedeniyle tüm bayraklar yarıya indirilirken, Suudi Arabistan bayrağının yarıya indirilmesini de reddetti Kral.

Ama bizim "devlet adamları" doğru otele.

Biri sağında, biri solunda.

Ortada Kral...

Tepelerinde de, kendisi yetmiyormuş gibi fotoğrafı.

Ben ise televizyonda şeriat bayrağının altındaki öpücükleri sayıyorum; işte sırayla ve hasretle yumuluyorlar... Sağ yanak bir, sol yanak iki, sağ yanak bir kez daha, etti üç...
*
Ne yapacaksınız?

Abdullah Gül "Benim Cumhurbaşkanım" olsaydı böyle yapmazdı.

Ben böyle "başbakan" ya da böyle "cumhurbaşkanı" istemem.

Benim de; en yüce değerlerimizi ayaklar altında paspas yapanları "reddetme" hakkım vardır.

Böyle yapmazdı "Benim Cumhurbaşkanım" olsaydı. "

4 yorum:

karamelize dedi ki...

bugünkü Radikalde Hasan celal güzelin başka türlü bir yaklaşımı var, o pencereden bakınca doğru gibi.. ama sorun bizi yönetenlerin samimiyetine maalesef bizim inanmamamız...arşivden oku istersen bir ara..

kedi dedi ki...

Hani biz abartıyorduk!
hani laik!Türkiyede hiçbir taş yerinden oynamayacaktı!
Hani hiçbir şey değişmeyecekti!
Hani hani!
Küstah ,görgüsüz kralın el eteğini öptüler neredeyse.Bu karikatür az kalmış.Ülke olarak bizi maymun ettiler.ve yine bizim paralarımızla ağırlandı o soysuz kral!
Yazıklar olsun!

Nazkız dedi ki...

Belki bu konuda objektif olamıyor olabilirim ama Hasan Celal’e katılmıyorum ben.. Ayağa gitme olayından çok Atatürk resimleri altında poz vermenin reddine ve de Anıtkabir ziyaretinin yapılmamasına fena takıldım ben. Haa bir de Hasan Celal’in yorumunda “Kelime-i Tevhid, Anadolu'daki her evin duvarına asılan İslâm'ın temel düsturu değil midir?” lafını da esefle kınıyorum.... Dediği % 100 doğru olabilir ama KELİME-İ TEVHİD LAİK BİR DÜZENDE HERHANGİ BİR DEVLET BİRİMİNDE (YANİ DEVLET MAKAMI, OKULLAR VEYA RESMİ DAİRELERDE) YER ALAMAZ....

Bugün Cumhuriyet’de Nilgün Cerrahoğlu çok güzel yazmış, gazeteyi bulursan mutlaka oku, ben yine de kısaca bahsedeyim sana... Kral Türkiye’ye gelmeden Vatikan’ı ziyaret etmiş ve bu gezi tarihi bir gezi olmuş,. Avrupa’da Müslümanların ibadet özgürlüğü var iken Arabistan’da bulunan Hıristiyanlara ibadet özgürlüğü tanınmıyor; üstüne üstlük Hıristiyanlar İncil ve Haçlarını Arabistan girişinde gümrük sınırında bırakmak zorundalar!!!! Amma velakin sınırlarından Haç sokmayan Kral geçenlerde Vatikan’da “Haçlı” Papa ile İsa tablosu önünde resim çektiriyor ve Vatikan protokolünden bu konuda hiç bir özel talepte bulunmuyor! Ya da “madem burda sağım solum “Haç”, şurda da benim şeriat bayrağım duruversin!” diye bir dayatmaya gitmiyor!!!

Yani tutturabildiğine; başımızdakiler müsaade edince şeriat bayrağına, oluyor işte; adım adım laik düzenden çıkartıyorlar bu ülkeyi!!!!!!!!!!!

haykırış dedi ki...

Ve kahrolduğum tek nokta ise 10 Kasım'da gelerek ve Anıtkabiri ziyaret etmemesi.Bu da yetmiyor otel odasından Atatürk resmini kaldırtıp kendi resmini astırması. Vaktiyle İngiliz'lerin desteği ile sırtımızdan hançerleyen hainler şimdi birden nasıl dost oldu. Biz el etek öpmeye ve diz çökmeye bayılırız hadi canım sende...