9 Eylül 2007 Pazar

Dünkü tanışma toplantımız çok keyifli geçti, önce tüm veliler ve öğrenciler konferans salonunda toplandık. 5 sınıf başlayacak bu sene birinci sınıfa 25’er kişiden. Okul yönetimi 25 kişilik sınıfları hazırlamışlar bir kağıda, 5 öğretmeni de çağırdılar salona ve öğretmenler kura ile sınıflarını çektiler, yani öğretmen seçme konusunda torpil yok bu okulda. Sonra her öğrencinin ismi okundu ve öğretmenler sevgiyle karşıladılar öğrencilerini...

Daha sonra onlar çıktı salondan ve bizler de öğretim yılı için hazırlanan ve her zümre başkanı tarafından sunulan bilgilendirme konuşmalarını dinledik....
Yaklaşık 45 dakika sonra çocuklarımızla yemekhanade buluştuk, her sınıf ayrı ayrı oturmuş yerlerine bizler için hazırlanan ikramları yemeğe başlamışlardı bile... İşte Deniz’in beni ilk gördüğü an...

Herkes öğretmenlerin etrafını sarmış panik havasında sorular soruyordu, pek çoğu zırva span sorular, neyse son dereec sabırla ve güleryüzle cevapladı sorulanları Tuğba öğretmen.. Genç ve sempatik olması ilk edindiğim intibalar....

Deniz ‘e daha sonra sınıfını göstermesini istiyorum, gayet kendinden emin tüm sınıfların başına bakıyor ve “E” harfini arıyor, işte burası diye gösteriyor bulunca... Sınıftaki panoları anlatıyor bana...

Kopamıyoruz bir türlü okuldan çocuk bahçesinde oynayıp duruyor kendi gibi Yağmur adında bir çocukla... Annesi babası da benim gibi bekliyor orada, derken annesi yanıma geliyor ve çocuklarımızın aynı sınıfta olduklarını öğreniyoruz şans eseri,. İş güç derken bir de öğreniyorum ki Yağmur’un babası Mustafa Balbay... Yaklaşınca hemen tanıyorum zaten kendisini ve çok seviniyorum tanıştığımıza, zira 1 ay kadardır 25 sene okuduğum gazete olan Hürriyet’i bırakıp Cumhuriyet’e döndüğüm için her yazısnı takip ediyorum her gün...

Derken vedalaşıp arabalarımıza biniyoruz ve öğretmeni ile neler yaptığını soruyorum Deniz’e.

- İşte sınıfa girdik, tanıştık, yaka kartlarımızı taktı öğretmenimiz, 2 hafta taşıyacakmışız bunları, bilmem ne bilmem ne...

- Bu bilmem ne de ne demek diyorum kendi kendime... “E peki sevdin mi öğretmenini”

- Eveeet çok sevdim, çok tatlı..

- Sinir oluyorum tek kelimelik cevaplara ama yumuşakca tekrar soruyorum “Çok sevindim çünkü ben de çok beğendim, peki başka neler yaptınız”

- Üff anne ne çok soru soruyorsun, sohbet ettik, bol bol boya yapacakmışız, güzel vakit geçirecekmişiz birlikte bilmem ne bilmem ne... Ha bir de hindistan cevizli çikolata verdi hepimize.... Sorma artık...

Bu kadar bilgi alabildim ancak, kıl oldum bu bilmem ne bilmem ne lafına....

Hiç yorum yok: