4 Ekim 2007 Perşembe

Hoş hoş pek hoş

Dün servisten kucakladım kızımı, şöyle idi diyaloğumuz;

-Anne bir ağabeyim oldu benim:-)))
-Nasıl yani?
-Birinci sınıflar için bir ağabey ya da bir abla verdiler herkese, benim de bir ağabeyim oldu... İsmi Onur
-Ne olacak, nasıl olacak peki?
-Onlar bize ablalık ağabeylik yapacak, yanımıza gelecek tenefüste kitap okuyacak istersek, veya bir sorunumuz olduğunda onlara gidip sorunumuzu paylaşabileceğiz.
-Aaa ne kadar güzel,sevdin mi peki ağabeyini, sen ne gibi yardım isteyeceksin ondan?
- Çok sevdim de biraz yaramaz galiba, peşinden koştum koştum bütün gün (!!:-)) Ama söylicem bana biraz okuma öğrenirken yardım etsin...

Ne hoş değil mi, dayanışmanın süper bir örneği bence, büyüklere sorumluluk, küçüklere ise hem paylaşmayı öğretmede bir yöntem hem de okula alışma sürecinde sorunlarla karşılaştığında kolaylık. Bakalım nasıl işleyecek, hep birlikte göreceğiz... Haaa sene sonunda da yılın ablası, ağabeysi seçilecekmiş okulyönetimi tarafından....

Çok hoş bir şey daha var Tevfik Fikret'de; her gün düzenli okuma saati. Saat 12.45,13.00 arası okul tamamen bir sessizliğe bürünüyor, ziyaretci kabul edilmiyor ve telefonlara bakılmıyor. Bu 15 dakikada herkes ama herkes yani güvenlik, temizlik görevlisi, kantin görevlisi dahil kitap/gazete okumak durumunda. Bizimkilere şimdilik öğretmenleri veya seçilen ağabey/ablalar okuyor. Yılbaşından itibaren ümit ediyoruz kendileri okuyabilecek. Bakalım benim evdeki çabalarım, okuldaki bu güzel yöntemler Deniz'de okuma alışkanlığı oluşturacak mı?

3 yorum:

karamelize dedi ki...

okuma saati uygulaması süpermiş nazlimo.. bayıldım valla... işyerlerinde de uygulansın, bi yarım saat konuşmak, mızırdanmak, telefonların çalması yasak olsun, herkes kitap gazete okusun, bazıları da blog gezsin..ehieihihih..:)))))

Nazkız dedi ki...

vallahi süper olur, şöyle 10 dakika blog zamanı, 10 dakika facebook zamanı, 10 dakika kitap, 10 dakika gazete filan derken uzayıp gitse....:-)))

Adsız dedi ki...

Ağzınızdan bal damlıyor vallaaa