24 Ekim 2007 Çarşamba

yüreğim kan ağlıyor...


Sarsıldık hepimiz pazar günü öldürülen 12 kişinin ve rehin tutulan 8 kişinin haberiyle..

Halbuki harika bir hafta sonu geçirmiş idim, Cumartesi önce Fransızca dersi, sonra kızımın sınıf arkadaşları ile tanışma çayı, Sayın Ferhunde Öktem'in biz annelere yönelik enfes konuşması ve ardından akşam üniversite arkadaşlarımızla yemek programı. Tüm bunları ve de Pazartesi günü doğum günü olan anneciğime yönelik güzel bir yazıyı bloğumda yazmayı planlarken Pazar günkü terör olayı ile nutkum tutuldu, nasıl yazabilirdim ki keyifli geçirdiğim dakikaları o kadar ananın yüreği yanarken?
İçim katılıyor şehitlerimizin hikayelerini dinleyince TV'de, gözüme uyku girmiyor geceleri, bir şeyler yapmak istiyorum yapamıyorum, çaresizim, elim kolum bağlı, vicdan azabımdan oturduğum yerde duramıyorum Pazar gününden beri...

Temmuz ayında çok ilginç bir haber okumuş idim PKK ile ilgili, araştırdım buldum internetden, işte Birleşmiş Milletler'in PKK ile ilgili raporu aşağıda, aynen yayımlıyorum...

"Terör örgütleri listesinde ilk sıralarda yer alan PKK'nın, en tehlikeli mafya örgütlenmesi olduğu ve uyuşturucudan topladığı paralarla terör eylemlerini finanse ettiği bir kez daha belgelenirken, Türkiye'nin terör ve uyuşturucuyla mücadeledeki başarısına övgüler yağıyor.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve İlgili Suçlar Dairesi (UNODC) tarafından Cenevre'de açıklanan (27 Haziran 2007) raporda, dünyanın en büyük uyuşturucu sağlayıcılarının Afganistan'ın güneyi, Güneybatı Kolombiya ve Doğu Myanmar gibi merkezi otoritenin dışındaki bölgeler olduğuna yer verilirken, Afganistan'dan elen eroinin, PKK terör örgütü tarafından Yunanistan, İtalya ve Romanya üzerinden Avrupa ülkelerine taşındığı ve örgüt mensupları tarafından satılarak, önemli miktarda finansman sağlandığına dikkat çekildi.
Latin ülkelerindeki eroin üretiminin geçen yıl düştüğü belirtilen raporda, dünya kokain talebinde de genel bir azalma olduğu, ancak ABD'ndeki düşüşe karşılık, bazı Avrupa ülkelerinde uyuşturucuya ciddi talep gözlendiği urgulandı. Raporda, 15-64 yaş grubunda dünya nüfusunun yüzde 4.8'i, yani aklaşık 200 milyon kişinin uyuşturucu kullandığı, bağımlı sayısının ise özellikle Avrupa ülkelerinde önemli oranda arttığı açıklandı.

UNODC Raporu'nda, terör örgütlerinin uyuşturucu madde kaçakçılığının her safhasında (imalat, taşıma, aracılık, satış ve sokak satıcılığı gibi) yer alarak, finansal destek sağladıklarına dikkat çekilerek, Avrupa'da uyuşturucu ticaretini kontrol altında tutan PKK'nın, Afganistan, Pakistan ve Irak üzerinden getirilen uyuşturucuyu İtalya, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya'daki yasadışı örgütler ile işbirliği içerisinde Avrupa'ya nasıl aktardığı ve pazarladığı belgeleriyle ortaya konuldu.

Raporun Türkiye bölümünde yer alan belgelere göre, geçen yıl Türkiye'nin 25 Avrupa ülkesinin yakaladığı eroin miktarına denk gelen oranda eroin ele geçirdiği belirtilerek, 2006 yılında Türkiye'nin yaklaşık 9 bin kilogram eroin yakalayarak, büyük bir başarının altına imza attığına dikkat çekildi.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Mali Eylem Görev Grubu tarafından geçen ay (7 Mayıs 2007) yayınlanan 'Uyuşturucu Raporu'nda da, PKK'nın, gelirinin büyük bölümünü uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı, kara para aklama, haraç gibi organize suç faaliyetlerinden elde ettiği belirtilerek, son dönemde Türkiye'de tırmanan terör eylemleri ile birlikte örgütün Avrupa ülkelerinde organize suç faaliyetlerini de yoğunlaştırdığı vurgulanmıştı.
EUROPOL tarafından Avrupa Birliği ülkelerinin İçişleri Bakanlarına sunulan benzer bir raporda ise, Avrupa için en ciddi tehlikeyi uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti, yasa dışı göç ve sahte para basımının oluşturduğu vurgulanarak, PKK'nın en tehlikeli mafya yapılanması olduğuna dikkat çekilmişti.

Avrupa'nın büyük şehirlerinde milyonlarca genci zehirleyerek dağdaki militanlarını besleyen PKK çetesi, uyuşturucu pazarını bölüşemediği için hem Avrupa kökenli mafya örgütleriyle, hem de örgütün parasıyla kaçan kendi adamlarıyla çatışıyor. Organize suç faaliyetlerinde kolaylıkla şiddete başvuran PKK,uyuşturucu satışından sağlanan parayı kişisel hesaplarına aktaran çokk sayıda örgüt mensubunu infaz ederken, örgüte haraç vermeyi kabul etmeyen çoksayıda Kürt ailenin çocuğunu da Kuzey Irak'taki Kandil Dağı'na kaçırdı.

Uluslararası toplum ve PKK haracı mağduru binlerce Kürt aile, Avrupa Birliği yetkililerinin, hangi isim altında olursa olsun, PKK mafyası için Avrupa'nın sığınılacak bir mekan olmasına izin vermemelerini, çifte standart uygulamadan, gençleri zehirleyen, çocukları kaçıran, kara para aklayan, haraç alan ve en önemlisi de şiddet eylemleri için ihtiyaç duydukları silahların alımı için Avrupa'daki para kaynaklarını en üst düzeyde devreye sokan PKK'ya karşı gerekli tedbirleri almalarını ve terörizmle mücadeledeki samimiyetlerini ortaya koymalarını bekliyor.

PKK'nın bu kadar tehlikeli bir boyuta gelmesinin altında yatan neden, Avrupa ülkelerinin yıllardır terör örgütüne gösterdikleri müsamahadır. Almanya'nın ve tüm Avrupa ülkelerinin, PKK'dan kurtulmaları için biran önce önlem almaları ve sadece PKK ismini yasaklamakla yetinmeyerek, PKK güdümündeki örgüt ve
derneklere de müdahale etmeleri gerekmektedir. PKK'nın faaliyetlerini finanse etmek için kurduğu suç şebekelerinden, özellikle doğrudan kendisini hedef alan
uyuşturucu ticaretinden rahatsız olan ve harekete geçme gereği hisseden Avrupa'nın, artık bu örgütün Türkiye'deki masum insanlara yönelik uyguladığı terörü de görmesi ve aynı hassasiyetle hareket ederek, Türkiye'ye teröre karşı sürdürdüğü mücadelesinde destek olması gerekmektedir"


Evet; söylediğim gibi Birleşmiş Milletler tarafından yayımlandı bu rapor, pekii kimdir Birleşmiş Milletler? Birleşmiş Milletler kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş global bir kuruluş" olarak tanımlamaktadır.Uluslararası İlişkilerde, kuvvet kullanılmasını ilk olarak evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma BM Sözleşmesidir.

Kuruluşunda yer alan ABD ise ya bu rapora inanmamaktadır ya da PKK'ya sağladıkları silahlar yüzünden işine gelmemektedir. Sorunun cevabının hangisi olduğunu çok iyi biliyoruz, biliyoruz da ne yapıyoruz??? Ne için hükümetimiz tezkereyi yayımlamak için hala ABD'nin onayını beklemektedir? Varsa mantığı ne olur yazsın yorumlara...

Hükümetimizin hangi tarafta olduğu açıkca bellidir, amma velakin maalesef halkımızda bu kaos içinde nerede olduğunu son seçimde açıkca belli etmiştir. Hükümetin yarattığı saçma sapan referanduma bile gerek katılım gerekse "evet" oranının neredeyse üçte iki olması da oldukca düşündürücüdür. Heey geçen Pazar sandık başına gidenler! Hey siz hem gidip hem "evet" oyu atanlar, hiç mi yürek yok sizde, hiç mi analık hormonu salgılanmıyor içinizde, nasıl olup da verdiniz oyları, cahilliğin neticesi olarak mı yoksa AKP'nin kuklası olarak mı?
Git gide azınlıkta kaldığımız bu ülkede bir 10-15 sene sonra kızımdan işiteceğim laflar kulağımda çınlıyor şimdiden "Hiç mi bir şey yapamadınız anne? Böylemi savundunuz Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyeti! Yazıklar olsun anne!!"

Yazıklar olsun hepimize, onlar zaten cahil,kötü ruhlu, ideolojileri uğruna bu ülkeyi satan cinsten ama biz aydın Atatürkcü kesim neyiz ve ne yapıyoruz???? Biz de yapamıyoruz hiç bir şey konuşmak, yazmak ve meydanlara dökülmekten başka. Halbuki içimizden bir lider çıkmalı ve ülkeyi gaflet, dalalet ve hıyanneten kurtarmalı artık!!!!!!!!

not: " terörü lanetliyoruz" semblü "Cumhuriyet" gazetesinden alınmıştır.

5 yorum:

kedi dedi ki...

Tam bir sistematik çalşımayla,iyi organizasyonla sinsi sinsi ama derinden geldikleri şimdiki noktada bas bas bağırarak üzerine oturarak yıkmaya çalıştıkları cumhuriyetimiz için senin gibi bende bunları sadece yazıyor,konuşuyor ve birşey yapamıyor olmaktan dolayı utanç duyuyorum kendimden.

Referandum soytarışığıyla ilgili sayfama yazdığım ilk paragrafı izninle buraya da ekleyeceğim Naz'ım:

"*Tarih:23.10.2007 *Saat:16.30* Yer:Şehir Meydanı.Referandumda"hayır"oyu kullanmış anne çocuklarıyla yürüyüşe gider.Cumhuriyet mitinglerinde Türkiye'deki tüm caddeleri,sokakları gelincik tarlasına döndüren,tek bir yürekten Cumhuriyetine sahip çıkan ama yine de bi çuval una,bi cumhuriyet!altınına tav olup %47 ile akepeyi başımıza getiren,sağ gösterip sol vuran yine o halk.Bu halk yarın birgün"p.kk bir terör örgütü değildir"diyen dtpliler gibi bir kürt lideride başımıza getirebilir.Bu yüzden halkın iradesi!diye birşeye inanmayan anne hayır oyu kullanmıştır. "

Yürüyüşte büyük kızım dediki:"Anne yürüyüşten başka bişey yapmayacak mıyız?"
Aslında sormak istediği"daha yürüyecek miyiz"veya"yürüyüşten başkaca bi organizasyon varmı ve katılacak mıyız?"dı ama gerçekten de"Maalesef yürüyüşten başka birşey yapamayacağız kızım,öyleki dört koldan hükümetin tüm birimlerine çöreklendiler ve elimizi kolumuzu bağladılar"demekten utandım.
İşte daha bugün bakanlıktan genelge geldi bize:Tüm yürüyüş,gösteri vb gibi eylemlere katılma yasağı!
Tvlerdeki yasaktan sonra bu da geldi ve ben şimdiden bunun utancı içindeyim:"Kızım artık yürüyüşte yapamayacağız":((((

Nazkız dedi ki...

İnanılır gibi değil sansür olayı,demokrasimiz darbe üstüne darbe yiyor maalesef, yazımda da dediğim gibi ileride çocuklarımızın yüzüne nasıl bir utançla bakacağız bilemiyorum, çok sıkılıyorum bu ülkeden artık çooooookkkk!!!!!!!

kedi dedi ki...

Danıştay tvlerdeki sansürü durdurma kararı aldı çok şükür iyiki hâlagüveneceğimiz tek makam:hukuk var.
Tv yasağı kalktı ama milli eğitim bakanlığının öğretmen ve öğrencilere yönelik baskısı sürüyor!
Bugün yürüyüşe katılan personelin ve ğrencilerinin,öğrencileri yürüyüşe teşvik eden personelin listesi istendi ülkedeki tüm okullardan!

Kartvizit çoraplı sayın!bakan hüseyin çelik geldiği için,akp mitingleri için,dandik bi yerin açılışı için sabahın köründe ellerine bayrak tutuşturularak amaçsız,yüreksiz tüm yerlere öğrenciler götürülüp tir tir titretilerek,aç susuz bekletilerek şak şakçılık yapılması belletilir ama şehitlerimiz için,ülkemizin bölünmez bütünlüğü için adam gibi yapılan yürüyüşlere yasak gelir!Soruşturma kılıcı başlarında sallandırılır!

hüseyin çelik hesap vermeli!
partisinin mitinglerine götürülen öğrenciler için,buna göz yuman ne okul müdürlükleri nede il milli eğitim müdürlükleri için en ufak bi girişimde bulundu mu?
O çocuklar sadece "kalabalık etmek"için,sadece"bakanın kendini iyi hissetmesi için el sallaması"için sap gibi bekletilirken kılı kıpırdadı mı!
Hadi bende bunu soruyorum şimdi kim hesap verecek!

Girin bakalım MEB sitesine,şikayet bölümü için önce TC kimlik numaranız,mutlaka email adresiniz gerekiyor şikayetinizi yazabilmeniz için!
"Sen yaz yaz bakalım,icabuna bakacam nasılsa"zihniyeti ile!
Yakında karşı yazılar -yorumlar yazan blogları da kapatma kararı alırlarsa hiç şaşmamak gerek!!!!!

Yazıklar olsun bu zihniyete!
Yazıklar olsun ülkeyi ve bizleri bu hale getirenlere!

kedi dedi ki...

Naz'ım bugünkü yazımı mutlaka okumalısın.
Yorumumlarımızdan ilham aldım.
Biyo

Nazkız dedi ki...

Herşeye rağmen 29 Ekim'in tüm ülkede daha da bir coşkuyla kutlanması biraz yüreğimi ferahlattı. Azınlıkta da olsak sesimiz yükselterek duyurmaya devam etmeliyiz bu ülkenin geleceği adına! Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun hepimize!!!